31 Ekim 2007 Çarşamba

Nihat Genç'in Yeni Şafak yazarı Fikri Akyüz'e verdiği zehir zemberek cevap:



Ben Nihat Genç, Yeni Şafak yazarının yazısına cevap veriyorum.

Bir... Memleketime müslümanlığıma ve insanlığın ortak değerlerine olan inancım düşkünlüğüm hayatımın hiçbir zamanı değişmemiştir, fazladan, gün geçtikçe bu inanç daha muhkem bir hal almaktadır.

İki... Ancak yazarlık hayatımda dünyada beni ve ülkemi etkileyen önemli siyasal sosyal olaylar olmuştur, bunlardan biri 12 Eylüldür, ikincisi, soğuk savaşın bitmesi yani Berlin Duvarının yıkılmasıdır, üçüncüsü, Amerika"nın Irak"ı işgalidir. Ve ayrıca sağ-sol tartışmasının ve etnik tartışmanın soğuk savaş ve sonrası etkileri başka başkadır. İşte düşünce dünyamızı bunun gibi büyük olaylar etkiler, dünyayı tanımamızı sağlar ve dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini bize öğretir. Ben bu dönemlerde fikirlerim gelişti çatıştı ve dünyaya bakışım çok çok çok gelişti. Ancak tüm bu dönemler boyunca vazgeçilmez tavrım tam bağımsızlığımız ve anti-emparyalist tavrımdır.

Üç... Ben bu toprakların çocuğuyum. Küçük bir çocuktan bir mahallede oturdum sonra liseye sonra üniversiteye gittim sonra dergiler gazeteler okudum sonra dernek ideolojiler tanıdım içinde oldum arkadaşlarım oldu mücadele verdim küstüm kavga ettim. Bu topraklarda boy vermiş hiçbir düşünceye yabancı olmadım, tam tersine tam da içinde oldum. Sağdan islamdan soldan yüzlerce insan kurum vakıf dergi tanıdım dostluklar arkadaşlıklar kurdum. Ve tüm bu macerelar benim beynimi fikirlerimi çok etkiledi. Ben de başımdan geçen tüm bu maceraları makalelerim ve hikayelerim ve romanlarımla dobra dobra ve tafsilatlı yeni yetişmekte olan gençlere tecrübe bilgi olsun diye onlarca kitapta anlattım. Sağcılardan çok sağcıları islamcılardan çok islamcıları solculardan çok solcuları tanırım desem yalan olmaz ve bütün bu çevrelerin fikirleri ve siyasi davranışları ve arkadaşlıkları benim hayat birikimimdir.

Hepsiyle ülkemi konuştum, tartıştım ve hepsini tane tane yazdım. Mesela 12 eylül öncesi hayatımı düpedüz anlatamayacağım için çok arka plandan bilinçaltından Dün Korkusu romanımda anlattım, mesela Özal dönemi bürokrasisini hastaneyi merkeze alarak anlattım, böyle böyle onlarca kitap.. Bu topraklarda hiçbir fikri küçümsemedim hiçbir fikre de bodoslama saldırmadım, anlamaya öğrenmeye çalıştım, kitaplarımın yazılarımın bugün kapış kapış okunmasının sebebi bu olmalı..

Dört... Ancak tüm hayatım boyunca bana rehberlik eden bağımsızlığımdır, hiç kimsenin adamı olmadım, patronlardan mafyalardan sert ideolojilerin militanlarından korkmadım ve bu yüzden bu toprakta en çok mahkemeye çıkartılan en çok saldırı ve tehditlere maruz kalan yazarların belki de başında gelirim.

Beş... Yazarlık hayatım boyunca kitaplarımın tanıtımı ve duyurulmasına yukarda bahsi geçen hiçbir ideoloji dernek vakıf gazete patron ağbi yardımcı olmamıştır. Yani sağ sol islam hiçbir ideoloji benim şöhretime katkısı olmadı. Beni gazeteleri ve dergilerinde tanıtmadı duyurmadı. Aksine bana karşı amansız bir ambargo karartma uyguladılar ve yok saydılar..

Çünkü ben bulunduğum tanıştığım gördüğüm tartıştığım her fikri korkusuzca ve sereserpe ifşa ettim. Ülkemizde bu ideolojileri benim kadar eleştiren ve benim kadar ifşa eden başka bir yazar yoktur.

Altı... Mesela beni gazeteniz yazarlarınızdan birçoğu çok iyi tanır, Hakan Albayrak ve İbrahim Karagül"ü hatta eski yazıişleri müdürü Karaalioğlu hatta Mehmet Şeker"i ve nicesini sayabilirim. Benim kim olduğum neyi nasıl savunduğum konusunda fikir sahibidirler. Sizlerin bu yazısına onların karşı gelmeyişi de ayrı bir hüsran, yıllarca kırk deneyden trajediden geçtiğimiz bu arkadaşların benim hakkında zerre kuşkuları olduğuna hala inanmıyorum... Ama şimdi bu ve benzeri yazılar da yeni bir süreci anlamama yardımcı oluyor, ve bu arkadaşların cevaplarını da sabırla bekleyeceğim.

Yedi... Ben Fethullah"tan Aydın Doğan"dan ve Albayrak holdingden maaş almadım, bu yüzden, bu adamlardan maaş alanlar beni eleştiremez. Ayrıca ben tayinle torpille yazar olmadım, tayinle torpille atamayla yazar olanlarla muhatap olamam, ayrıca, medyayı, siyasi hükümetleri, Allah"a ve memlekete küfredenlere bir cümlecik olsun eleştiri gönderecek gücü olmayan zavallılarla hiç işim olmaz.

Sekiz... Yazarlığım boyunca ileri geri çok konuştum ve sözün küfrün eleştirinin bağırmanın sınırlarını benim kadar zorlayan yazar yoktur, şüphesiz çokca yanlışım da oldu, bir nevi meslek kazası gibi, mizahi kazalar da yaptım, bazen ipin ucunu da kaçırdım. Her bağımsız ve fütursuz yazarın başına bunlar gelir, mesela, bir defasında çok değerli bir şarkıcıya sırf espri olsun diye hala inanamadığım sözler sarfettim, aklıma geldikçe utanırım. Bu ülkede en çok yazı yazan en çok konuşan bir insan olarak tüm bunlar benim için tecrübedir ve bu tecrübeler şimdi ekranda çok işime yarıyor ve fren sistemlerimi sınırlarımı coşkumu öfkemi kontrol etmemde işe yarıyor.

Dokuz... Ve yazarlığım sürecince en çok okunan yazar oldum ve şimdi ekranda tartışma proğramım en çok izlenen proğram oldu. Sizce sebebi ne olmalı.. Bence bunun cevabı ahlakı ve onuru ve bağımsızlığımızı yazı ve konuşmalarımın merkezine aldığım içindir ve durmaksızın okuyarak beynimi dilimi kalemimi zenginleştirip ifadenin ve sözün gücünü yüceltmeye çalışmamdır.

On... Uzatmayalım. Peki sen kimsin? Sen hayatında hiç bağımsız bir yazar gördün mü, senin deden annen gördü mü, sen bağımsız bir yazarı birkaç metre mesafeden tanıma şansına sahip oldun mu? Bu ülkede cenazelerin ve şehit annelerinin feryatlarına siyasi hükümet tarafından resmi yasak gelecek ve hepiniz susacaksınız.. Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır. Sırf hükümetini korumak için Allah"ın Kur"anda vaadettiği şehitliğe dahi sınırlar ambargolar koymanın dinle ahlakla memlekette Allahla nasıl bir ilişkisi olabilir. Söyleyeyim, köpekçe bir ilişkisi olabilir, müslümanım diyen insanlar bu kadar vahşi bir siyasi ihtiras sahibi olamaz, olursa, bu memleketin tertemiz müslüman ve memleketseverinden tokatını yer. TV"de yaptığım birbuçuk saatlik konuşma bu kitapsızlara nasıl dayak atılacağının güzel bir dersidir, tekrar tekrar izleyin..

Onbir.. Ben zevklerime fikirlerime düşüncelerime ve memleket ve müslüman değerlerine olan aşkıma aykırı gelen her siyasi lideri her partiyi her düşünceyi canımın istediği ölçeklerde eleştirdim ve eleştirmeye devam edeceğim..

Oniki.. Bugün hükümetin elinde dört beş tane resmi kanal var, ayrıca kurdurduğu islamcı holdingler sayesinde dört beş tane daha var, ayrıca işbirliğine girip borçlarını erteleyip yalakalaştırdığı dört beş tane daha televizyon var.. Sizler de kalkın bu tv"lerde partinizi düşüncenizi anlatın, yazarlarınız siyasileriniz ne güne duruyor, niçin milyonlar sizi değil de bizim bir zamanlar adısanı bilinmeyen kanalımız SKY"ı izliyor... Şundan, SKY"da bugüne kadar editöryal bağımsızlık var ve inşallah olmaya devam eder, ve olmazsa başka bir bağımsız tv"de olmazsa yurtdışına gider bağımsız konuşmalarımızı sürdürürüz. Ama siyasi hükümetler parayla herşeyi satın alacağını sanıyor, gazeteleri tv"leri satın alıyor ve bu ülkeyi susturacağını düşünüyor. Böyle olmuyor, çünkü, milyonlarca insan doğru bir fikir bekliyor. Milyar dolarlar işe yaramaz. İşe yarayan şey ahlak onur ve doğru bir fikrin sahibi olmaktır. Doğru fikrin ilk ölçeği de şudur, mesela, şunu diyebilmelisiniz, Tayyip Erdoğan dinimden ve memleketimden büyük adam değildir, ama, bunu diyecek yürek hanginizde?

Onüç... Bu İslamcı holdingler ve siyasi hükümetiniz onlarca yüzlerce yazara para yediriyor ama yine de bizden korkuyor, niçin korkuyor? Çünkü diktatörlük yapıyor ve yaptığı bu zalimliği gizlemek istiyor. İşte şehit cenazelerine yasak koyunca özgürlük adına şampiyonluk yapan bülbül sesli onlarca yandaşınız işbirlikçiniz sustu sesini çıkartmadı. Çünkü maaş alıyorsunuz. İnsan yediği içtiği yere nasıl karşı çıkabilir. Siz Allah"a değil size para verenlere ibadet ediyorsunuz, işte, şehitleri dahi inkar ediyorsunuz.

Ondört... Mesela, Yeni Şafak Gazetesi Amerika istedi diye Hüsnü Mahalli"yi işten kovdu ve Hüsnü Mahalli bugün SKY"da konuşuyor. Hüsnü Mahalli"yi niçin kovdunuz? Çünkü Amerika babanız böyle istedi. Oradaki onlarca tayinle torpille atanmış yazar arkadaşlarınıza sorun bakalım, Hüsnü Mahalli niçin kovuldu.. Yazarları susturmanın ötesinde Amerika istedi diye susturmak ancak bu islamcı holdinglerin gazetecilik anlayışıdır.

Onbeş.. Ancak herşeye rağmen siz de yazı yazdığınıza göre öğrenme bilgilenme tecrübeleri yaşıyorsunuz, tüm bunları işte öğreniyorsunuz, artık, bir yazarı eleştirirken hiç değilse eleştirdiğiniz konuşmayı dinlemiş olmalısın, sanırım, ama değil, sallayıp üfürüyorsunuz ve beni dinleyen milyonlarca izleyici karşısında rezil kepaze duruma düşüyorsunuz. Bu kadar kepaze olmadan insan eleştirdiği küfrettiği şeyin ne olduğunu bilmek anlamak zorunda değil mi? Size göre değil, çünkü siz, parayla tayinle torpille yazar oldunuz ve hayatınız boyunca bağımsız bir yazarın kim olduğunu anlayamayacaksınız, size örnek yazarlar işte Fehmi Koru işte Ali Bayramoğlu vs..

Onaltı... Yalakalık maaş torpil onun bunun adamı olmak işte memleketin en zor gününde PKK"ya küfretmesi lanetlemesi gerekirken, ben bu toprağın çocuğuyum ve hem cumhuriyetimiz hem müslüman değerlerimiz kutsaldır diyen bir fikrin romanlarını hikayelerini makaleleri yazan bir yazara küfrediyorsunuz. Şimdi okuyucular size ayırdığım bu cevap verme zamanına üzülüyor ve kahroluyordur, hayır, siz de öğrenmelisiniz, tanımalısınız, siz de, özgürlük nedir bağımsızlık nedir onur nedir, ahlak nedir yazar kime derler bilmelisiniz.

Herşeye katlanırım ama benim hem edebiyatım hem de konuşmamın gücünü anlamamış insanlara katlanamam, eğer, bu ikazımı ve yumuşak cevabımı dikkate almaz ve benden özür dilemezseniz, sizi edebi yeteneğim ve kelimelere son derece hakim dilimin kırbaçlarıyla tekme tokat dövmekle kalmayıp, teşhir edeceğim, itin köpeğin g.tüne sokacağım, sizi kelimelerimle doğduğjunuza pişman edeceğim, sizi kelimelerimle b.kun püsürüğün içine sokacağım, bu yüzden size son bir şans veriyorum, sadece sizedeğil, orada dünyalar güzeli arkadaşım Hakan Albayrak"a da, Nihat Genç"e laf uzatmak kimsenin haddi olmayacak, Nihat Genç"e küfredilirken susanlarla işim olmayacak, Nihat Genç ismini yedi sülalenize öğreteceğim. Mesela bakın, sizden önce Zaman Gazetesi"nde Ahmet Turan Alkan, ağbimdir, bilmeden bir yazı yazdı ve sonra kalktı özür diledi, çünkü, o da konuşmamı dinlemeden cevap vermek gafletinde bulundu, Ahmet Turan nasıl özür dilediyse siz de dileyeceksiniz, bu lafım yalnız size değil, o gazetede arkadaşlığım olan herkese..

Hiç yorum yok: